Koala
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Korunma durumu: Asgari endişe (LC) | ||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Bilimsel sınıflandırma | ||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||
Phascolarctos cinereus Goldfuss, 1817 | ||||||||||||||||||
Koala dağılımı (kırmızı – doğal, pembe – yerleştirilmiş)
| ||||||||||||||||||
Sinonimler | ||||||||||||||||||
Dış bağlantılar | ||||||||||||||||||
Koalalar genel olarak okaliptüs ağaçlarından oluşan alanlarda yaşar ve gıdalarının büyük bölümünü bu cins ağaçların yaprakları oluşturur. Bu yaprakların besin değeri ve kalori içeriği sınırlı olduğu için koalalar genellikle hareketsiz bir yaşam sürer ve günde 20 saat kadar uyurlar. Asosyaldirler, anne koalalar yalnızca bakıma ihtiyaç duyduğu sürece yavruları ile ilgilenirler. Erişkin erkekler rakiplerinin gözünü korkutmak ya da çiftleşmek amacıyla dişilerin dikkatini çekmek için yüksek sesli böğürtülerle iletişim kurarlar. Erkekler göğüslerinde yer alan koku bezlerinden salgıladıkları kokular ile bölgelerini belirlerler. Keseli hayvanlardan oldukları için koala yavruları gelişimini tamamlamamış olarak doğduktan sonra sürünerek annelerinin keselerine girer ve yaşamlarının ilk altı ila yedi ayını burada geçirirler. Yavrular bir yıl içinde sütten kesilir. Koalaların çok az doğal düşmanı ve etkilendiği parazit bulunur ancak Chlamydiaceae bakterisi ile koala retrovirüsü gibi bazı patojenler ile orman yangınları ve kuraklıklardan etkilenirler.
Koalalar binlerce yıldır Avustralya Aborjinleri tarafından avlanmış, mitolojilerinde ve mağara sanatlarında tasvir edilmişlerdir. Avrupalılar ile koalaların karşılaşmalarının ilk kaydı 1798 yılına aittir ve hayvanın bir resmi 1810 yılında doğabilimci George Perry tarafından yayımlanmıştır. Botanikçi Robert Brown türün ilk detaylı bilimsel tanımlamasını 1814 yılında yapmıştır ancak bu çalışma 180 yıl boyunca yayımlanmamıştır. John Gould koalayı hem tanımlamış hem de resmini çizerek Britanya'da tanınmasını sağlamıştır. Hayvanın çok tipik bir görünüşü olması nedeniyle koala dünya çapında Avustralya'nın ulusal sembollerinden biri olarak kabul edilmektedir. Koalalar Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından asgari endişe altındaki türler arasında listelenmiştir. Avustralya Hükümeti Queensland ve Yeni Güney Galler'de bulunan popülasyonları hassas türler arasında sıralamaktadır. Koalalar 20. yüzyılda kürkleri için yaygın olarak avlanmışlardır. Queensland'da yaygın olarak itlaf edilmelerinin üzerine kamuoyunda oluşan tepkiler ile bu türün korunması için eylem grupları ortaya çıkmıştır. Hayvan barınakları kurulmuş, yaşam alanları parçalanmış ve azalmış olan koalalar yeni bölgelere nakledilmiştir. En önemli tehditler yaşam alanı yokolması ve kentleşmedir.
Konu başlıkları
Adlandırma
Koala sözcüğünün kökeni Dharug dilinde bulunan gula sözcüğüdür ve "içmemek" anlamına gelir. Avustralya Aborijin dillerinde kullanılan diğer isimler ise şöyledir: cullawine, koolawong, colah, karbor, colo, coolbun, boorabee, burroor, bangaroo, pucawan, banjorah, ve burrenbong; bu isimlerin çoğu da "içmemek" anlamındadır.[2] Bilimsel adının cins adı Phascolarctos, Antik Yunanca "cep" anlamına gelen phaskolos ile "ayı" anlamına gelen arktos sözcüklerinden türetilmiştir. Epitet adı olan cinereus ise Latince "kül renginde" demektir.[3]
Taksonomisi ve evrimi
Henri Marie Ducrotay de Blainville[4] tarafından verilmiştir ancak tür adı için daha detaylı çalışma yapılana kadar herhangi bir isim önerilmemiştir. Alman hayvanbilimci Georg August Goldfuss 1819 yılında ikili adlandırma olarak Lipurus cinereus adını önermiştir. Ancak Phascolarctos adı daha önce yayımlandığı için Uluslararası Zoolojik Adlandırma Kodu'nun öncelik kuralına göre cinsin resmî adı olarak kullanılmaktadır.[5] Fransız doğabilimci Anselme Gaëtan Desmarest, kahverengi renkli koalaların gri renkli olanlardan farklı bir tür olduğunu belirterek 1820 yılında Phascolartos fuscus adını önermiştir. Avrupalı biliminsanları tarafından önerilen diğer adlar arasında 1820 yılında Goldfuss'un Marodactylus cinereus, 1827 yılında René Primevère Lesson'un P. flindersii ve yine 1827 yılında John Edward Gray'in P. koala adları sayılabilir.[6]Koala vombatlar (Vombatidae familyası) ve soyu tükenmiş keseli tapirler, keseli aslanlar ile dev vombatlar familyaları ile birlikte İki ön dişliler (Diprotodontia) takımında Vombatiformes alt takımında sınıflandırılmıştır.[7] Vombatiformes alt takımı, içinde kangurular ve wallabyleri bulunduran Macropodiformes alt takımı ve possumlardan oluşan Phalangeriformes alt takımının oluşturduğu klâd ile kardeş gruptur.[8] Vombatiformes'ların ataları muhtemelen ağaçlarda yaşamaktaydı[9] ve koalaların soyu ilk olarak Eosen'de yaklaşık 40 milyon yıl önce ayrılmıştır.[10]
Koala, bir zamanlar içinde çeşitli cinsler ve türler barındıran Phascolarctidae familyasının günümüzde yaşayan tek türüdür. Oligosen ve Miyosen devirlerinde koalalar yağmur ormanlarında yaşamaktaydı ve daha çeşitli besinlerle beslenmekteydiler.[11] Nimiokoala greystanesi gibi bazı türler ile Perikoala cinsinin bazı türleri günümüz koalası ile aynı boyutlarda iken Litokoala cinsinde yer alan türlerin boyutları günümüz koalasının yarısı ile üçte ikisi kadardı.[12] Tarih öncesi çağda yaşayan koala türlerinin günümüz koalaları gibi iyi gelişmiş kulak yapılarına sahip olmaları uzun mesafe seslenmenin evrimlerinin erken zamanlarında ortaya çıktığına işaret eder.[11] Miyosen devrinde Avustralya kıtasında giderek kurak bir iklimin ortaya çıkmasıyla yağmur ormanları yok olmuş ve yerine Eucalyptus ağaçlarından oluşan bitki örtüsü yayılmıştır. Phascolarctos cinsi Litokoala cinsinden Miyosenin sonlarına doğru ayrılmış[11][13] ve yalnızca okaliptüs yaprakları ile beslenmesine olanak sağlayacak çeşitli adaptasyonlar geçirmiştir: damak kafatasında öne doğru kaymış; azı ve ön azı dişleri daha büyümüş; pterygoid fossa küçülmüş;[11] ve azı dişleri ile kesici dişler arasındaki boşluk artmıştır.[14]
Pliyosen ve Buzul Çağlarında, Avustralya hem iklim hem de bitki örtüsü geçirdiğinde koala türlerinin de boyutları büyümüştür.[12] Phascolarctos cinereus dev koalanın (P. stirtoni) cüce formu olarak ortaya çıkmış olabilir. Büyük memelilerin boyutlarında oluşan küçülmeler Buzul Çağı'nın sonlarında dünya üzerinde genel olarak görülen bir fenomendir ve geleneksel olarak Macropus agilis gibi Avustralya'ya özgü çeşitli memelilerin bu cüceleşme sonucu ortaya çıktığına inanılmaktadır. 2008 yılında yapılan bir inceleme yazısında bu varsayım sorgulanır ve P. cinereus ile P. stirtoni türlerinin Buzul Çağı'nın ortalarında ve sonlarında simpatrik olduğu belirtilir ki bu durumun Pliyosen'de bile başladığı düşünülmektedir.[15] Günümüz koalasının fosil kalıntıları en azından Buzul Çağı'nın ortalarına kadar gitmektedir.[16]
Genetik ve varyasyonlar
Geleneksel olarak üç farklı alt tür tanınmaktadır: Queensland koalası (P. cinereus adustus, Thomas 1923), Yeni Güney Galler koalası (P. c. cinereus, Goldfuss 1817) ve Victoria koalası (P. c. victor, Troughton 1835). Bu formlar kürk rengi ve kalınlıkları, gövde boyutları ve kafatası şekilleri ile ayırt edilirler. Queensland koalası kısa, gümüşî kürkü ve küçük kafatasıyla içlerinde en küçük yapılı olanıdır. Victoria koalası karışık kahverengi kürkü ve geniş kafatasıyla en büyükleridir.[17][18] Bu varyasyonların yaşadığı yerlerin sınırları Avustralya'daki eyalet sınırları ile belirlenmiştir ancak alt tür olarak tanınmaları tartışmalı bir konudur. 1999 yılında yapılmış bir genetik araştırma sonucunda üç varyasyonun kendi aralarında sınırlı gen akışı olan farklılaşmış popülasyonları gösterdiği ve bu üç alt türün tek bir evrimsel açıdan önemli birimi temsil ettiği önerilmiştir.[18] Başka çalışmalar koala popülasyonlarında inbred düzeyinin yüksek ve genetik varyasyonun düşük olduğunu göstermektedir.[19][20] Bu kadar düşük bir genetik çeşitlilik Buzul Çağı'ndan beri koala popülasyonlarının bir karakteristiği olmuş olabilir.[21] Akarsular ve yolların gen akışını sınırlandırdığı ve güneydoğu Queensland popülasyonunun genetik çeşitliliğine yol açtığı gösterilmiştir.[22] Nisan 2013'te Queensland University of Technology'de yapılan çalışmalar sonucunda koala genomunun tam dizilemesinin yapıldığı duyurulmuştur.[23]Fiziksel nitelikleri
Koala büyük kafalı, körelmiş kuyruğu olan ya da kuyruksuz, tıknaz bir hayvandır.[24][25] Boyu 60 ila 85 cm., ağırlığı da 4 ila 15 kg. arasında değişir[25] ve bu boyutlar ile ağaçlarda yaşayan en büyük keseli memeli türüdür.[26] Victoria koalalarının ağırlığı Queensland koalalarının ağırlığının iki katıdır.[17] Eşeysel dimorfik olan türün erkekleri dişilerine göre %50 daha büyüktür. Ayrıca erkeklerin burunları dişilere göre daha kıvrıktır[26] ve göğüslerinde kılsız bölgeler şeklinde görülen koku bezleri bulunur.[27] Keseli memelilerin çoğunda olduğu gibi erkek koalanın penisi de çatallıdır ve dişi koalalarda buna karşılık iki vajina ile iki ayrı rahim bulunur.[24] Erkeğin prepüsünde doğal olarak bulunan bakteriler döllenmede önemli bir rol oynar.[28] Dişinin kese ağzı yavruların keseden düşmesini engelleyen bir sfinkter kas ile sıkışır.[29]Koalaların, vücut yapıları bulundukları çevrede ihtiyaçlarını üst düzeyde karşılayacak niteliktedir. Koalanın kürkü sırtında kalın ve uzun, karnında da kısadır. Kulak kepçelerinin içi ve dışındaki tüyler kalındır.[26] Sırt kürkünün rengi açık gri ile çikolata kahverengi arasında değişir.[24] Karın kürkü beyazımsıdır, kalça kısmında benekli beyaz olan kürk sırta doğru koyulaşır.[25] Koalanın sırt kürkü keseli memeliler arasında en etkili yalıtıma sahiptir ve rüzgâr ile yağmura çok dayanıklıdır; karın kürkü ise güneşin yaydığı radyasyonu yansıtır.[30] Koalanın kıvrık ve keskin pençeleri ağaçlara tırmanmak için çok iyi adaptasyon geçirmiştir. Büyük ön pençelerinin ilk iki parmağı diğer üç parmağı ile karşı karşıya gelebilme yetisine sahiptir dolayısıyla küçük dalları bile rahatlıkla kavrayabilirler. Arka pençelerinin ikinci ve üçüncü parmakları, Diprotodontia üyelerinde tipik olarak görüldüğü üzere, birbirine yapışıktır ve bu parmakların ucundaki ayrık tırnaklar daha çok temizlenmek amaçlı kullanılır.[31] Pençeleri ağaçların yumuşak ve düzgün gövdelerine çengel gibi saplanabilen koalaların, dört ayağı da, ağaç dallarını rahatlıkla kavrayabilir ve dallara sarılarak tırmanmalarını sağlar. İnsanlarda ve diğer primatlarda olduğu gibi koalaların pençelerinde de kabarık çizgiler bulunur.[32] Hayvan dayanıklı bir iskelete sahiptir ve kısa, kaslı üst gövdesi ile birlikte görece uzun ön uzuvları tırmanma ve tutunma yeteneğine yardımcı olur. kaval kemiğine diğer hayvanlardan daha aşağıda bağlanan kalça kasları da tırmanma için fazladan kuvvet sağlarlar.[33] Koalanın belkemiğinin ucunda bulunan kıkırdaksı yapıda ağaç dallarının oluşturduğu çatala tünediğinde rahat etmesini sağlar.[29]
Koala beyni, memeliler arasında vücut ağırlığına oranla en küçük beyinlerden biridir[34] ve tipik iki ön dişliler takımı üyelerine göre %60 daha küçüktür. Beyinlerinin yüzeyi "ilkel" hayvanlarda görüldüğü üzere oldukça düz bir yapıya sahiptir.[35] Kafatası boşluğunun yalnızca %61'ini doldurur ve iç yüzeye beyin-omurilik sıvısı ile basılı durur. Beyin-omurilik sıvısının görece yüksek miktarda olmasının sebebi bilinmemekle birlikte bunun nedenlerinden birinin hayvanın ağaçtan düşmesi durumunda beynini koruyacak şekilde amortisör görevi görmesi olduğu düşünülmektedir.[35] Koalanın küçük beyin boyutları, daha büyük bir beyni idare edemeyecek kadar düşük enerji veren beslenme özelliklerine bir adaptasyon olabilir.[34] Küçük beyninden ötürü koalalar karmaşık ve sıradışı davranışları gerçekleştirme yetenekleri kısıtlıdır. Örneğin koalanın önüne düz bir yüzey üstünde koparılmış yapraklar verildiğinde hayvan alışık olduğu beslenme rutininin dışına çıkamaz ve bu yaprakları yemez.[36] Koalanın koku alma duyusu normaldir ve yenip yenemeyeceğini anlamak için dallarda bulunan yağları kokladığı bilinir.[34] Burnu epeyce büyüktür ve sert deri ile kaplıdır. Yuvarlak kulakları iyi işitmesini sağlar[29] ve orta kulağı iyi gelişmiştir.[11] Koalanın görme duyusu iyi gelişmemiştir[29] ve görece küçük gözleri keseli memeliler arasında pek görülmeyen şekilde dikey çizgili gözbebeklerine sahiptir.[26] Koalalar pes sesler çıkarmak için tuhaf bir ses organına sahiptirler. Memelilerde tipik olarak gırtlakta bulunan ses telleri yerine ses organları yumuşak damaklarında yerleşmiştir.[37]
Koalanın dişleri, soldan sağa: azı dişleri, ön azı dişleri (koyu renkli), diastema, köpek dişleri, kesici dişler.
Kangurular ve ökaliptüs ile beslenen possumların aksine koalaların sindirim süreci arka bağırsak mayalanması ile olur ve sindirim süreleri doğal ortamlarında 100 saate, esaret altında ise 200 saate kadar çıkabilmektedir.[39] Bu süreler orantısal olarak tüm hayvanlar içinde 200 cm uzunluğunda ve 10 cm çapında olan en büyük kör bağırsağa sahip olmaları ile açıklanabilmektedir.[43] Koalalar hangi besinlerin sindirilirken daha uzun süre mayalanacağını, hangilerinin daha çabuk sindirileceğini seçebilirler. Büyük parçalar sindirilmek için daha çok zaman harcayacağından daha hızlı bir şekilde sindirim sistemlerinden geçer.[39] Her ne kadar arka bağırsak koalalarda diğer otoburlara göre görece daha büyükse de hayvan enerjisinin yalnızca %10'unun mayalanma sonucu elde eder. Okaliptüs yapraklarında güçlü kokulu yağlar, fenolik bileşimler ve birçok memeli için yenilemez hatta zehirli olan siyanür niteliğinde maddeler de bulunur. Başka hayvanlar için zararlı olan bu maddeler koalanın vücudunda zehir etkisini kaybeder. Çünkü koala, çok özel bir anatomisi ve fizyolojisi olan bir sindirim sistemine sahiptir. Diğer otçul memeliler gibi koala da okaliptüslerin ana maddesi olan selülozu sindiremez. Ancak bu işlemi, onun için selülozu sindirebilen ve koalanın körbağırsağında yaşayan mikro organizmalar yaparlar. Yağlar ve zehirli niteliğe sahip kimyasallar (fenol bileşikleri) karaciğerde süzülmeye uğrayarak etkisiz hale gelirler. Koalalar türlerinin bir gereği olarak belli vakitlerde beslenmezler. Bu vakitler genelde güneşin doğuşu ve batışı arasında geçen süredir. Vücutlarındaki fazla yağları bu vakitler arasında yakarlar. Aldığı besinlerle koala çok az enerji elde edebildiği için de bazal metabolizmaları tipik memelilerin yarısı kadardır,[38] ancak bu mevsimler ve cinsiyetler arasında farklılık gösterebilir.[39] Koalanın tek besin kaynağı okaliptüs yapraklarıdır. Bu ise hayvanın karbonhidrat gereksinimini tümüyle mikro organizmaların selülozu sindirmesiyle karşılaması demektir. Bu durum, mikro organizmalar olmadan koalaların yaşamasının mümkün olamayacağını açıkça göstermektedir. Koala görece kuru ve yüksek oranda sindirilmemiş lif içeren dışkılama ve kör bağırsakta su saklama yollları ile suyu muhafaza ederler.[41] Koalalar çok nadir de olsa su içerler. Koalaların ana besin maddesini oluşturan okaliptüs yaprakları koalaların temel düzeydeki su ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli miktarda su temin etmektedir. Genelde yapraklarda yeterli nemin bulunmadığı kuraklık dönemlerinde ve hastalandıklarında su içmektedirler.
Ekoloji ve davranış
Koala yaklaşık 1,000,000 km2'lik bir coğrafi bölgeye ve 30 ekolojik bölgeye yayılmıştır.[44] Doğu ve güneydoğu Avustralya'dan Queensland'in kuzeydoğusu, ortası ve güneydoğusuna, Yeni Güney Galler ve Victoria'nın doğusuna ve Güney Avustralya'nın güneydoğusuna kadar yayılan bir bölgede yaşarlar. Koala Adelaide yakınlarına ve Kanguru Adası ile Fransız Adası gibi bazı adalara da sokulmuştur.[45] Manyetik Ada'da bulunan popülasyon doğal yaşam alanının kuzey sınırını oluşturur.[44] Fosil kanıtları Buzul Çağı'nın sonlarında koalanın yaşam alanının Batı Avustralya'nın güneybatısına kadar uzandığını göstermektedir. Muhtemelen bu bölgelerde soylarının tükenmesinin nedenleri çevresel değişiklikler ve Avustralya yerlileri tarafından avlanmalarıdır.[46] Queensland'de koalaların dağılımı düzenli değildir ve çoklukla bulundukları güneydoğu kısmı dışında yaygın değildir. Yeni Güney Galler'de yalnızca Pilliga'da çok sayıda bulunurlar ama Victoria'da hemen hemen her yerde yaşarlar. Güney Avustralya'da 1920'lerde bölgesel olarak soyları tükenmiş ancak daha sonradan bu bölgeye tekrar sokulmuşlardır.[45] Koalalar açık ormanlar ve ağaçlı arazilerde; tropikal iklimlerden serin ılıman iklimlere kadar değişik alanlarda bulunurlar.[26] Yarı kurak iklimlerde kuraklıklardan ve aşırı sıcaktan korunmak için genellikle akarsu kenarlarını tercih ederler.[47]Beslenme ve hareketlilik
Koalalar otoburdurlar ve diyetlerinin büyük bir kısmını okaliptüs yaprakları oluştursa da Acacia, Allocasuarina, Callitris, Leptospermum ve Melaleuca cinslerinden diğer ağaçlarda da koalalara rastlanır.[48] Her ne kadar okaliptüsün 600 kadar türü bulunsa da koalalar yalnızca 30 kadar türünü tercih ederler.[49] Daha çok yüksek oranda protein ve düşük oranda lif ile lignin içeren türleri seçmeye eğilimlidirler.[41] En çok tercih ettikleri türler, diyetlerinin %20'sinden fazlasını oluşturan Eucalyptus microcorys, E. tereticornis ve E. camaldulensis türleridir.[50] Beslenme konusunda fazla titiz davrandığı düşünülse de koalalar, Petauroides volans gibi bazı keseli türlerinden beslenme yönünden daha az uzmanlaşmıştır. Okaliptüs yaprakları yüksek oranda su içerdiği için koala sıklıkla su içmek gereksinimi duymaz[48] ve günlük su tüketimi vücut ağırlığının her bir kilogramı için 71 ila 91 mililitre arasında değişir. Her ne kadar dişiler su ihtiyaçlarını yalnızca yapraklardan giderebilse de daha büyük olan erkekler yerde ya da ağaç oyuklarında bulunan sulara da ihtiyaç duymaktadırlar.[41] Koalalar beslenirken arka pençeleri ve ön pençelerinin biriyle ağaç dalına tutunurken diğer ön pençesiyle yaprakları tutar. Küçük koalalar ağaç dalının ucuna daha çok yaklaşabilirken daha büyük koalalar ağaç gövdesine daha yakın dururlar.[51] Koalalar günde dört ile altı öğünde yaklaşık 400 g yaprak tüketirler.[52] Düşük enerji harcayan bir yaşam tarzına adapte olmuş olsalar da yağ dokularının az olması nedeniyle sık beslenmek zorundadırlar.[53]Besinlerden çok az enerji alabildikleri için koalaların enerji kullanımı sınırlıdır ve günde 20 saat kadar uyurlarken[54] yalnızca 4 dakika kadar aktif hareket ederler.[55] Genellikle geceleri aktiftirler ve uyanık oldukları saatlerde çoğunlukla beslenirler. Tipik olarak bir gün boyunca aynı ağaçta uyurlar ve beslenirler.[56] Sıcak günleri sırtlarını ağaç dallarına dayayarak ya da karınları üzerine yatıp kolları ve ayaklarını aşağıya sallandırarak geçirirler.[54] Soğuk ve yağmurlu günlerde enerji kaybını azaltmak için kıvrılarak top hâline gelir.[56] Rüzgârlı günlerde koalalar ağaçların daha kalın olan alt dallarına inerler. Gününün çoğunu ağaç üzerinde geçirse de başka bir ağaca gitmek için yere indiklerinde dört ayakları üzerinde yürürler.[54] Kendini temizlemek için arka pençelerini kullanır ancak zaman zaman ön pençeleri ve ağzını da kullandığı görülür.[57]